HATIRLA SEVGILI DIZISI -- BOLUMLERI - VIDEOLARI: taylan özgür'ün ablasından diziye tepki

HATIRLA SEVGILI DIZISI -- BOLUMLERI - VIDEOLARI

hatırla sevgili dizisi,bölümleri,müziği,müzikleri,fragman,fragmanları,mp3,yeni bölümleri,atv,Beren Saat,michelle,Cansel Elçin,Okan Yalabık,Avni Yalçın,Engin Şenkan,Lale Mansur,Ayda Aksel,Hüseyin Avni,Danyal,Nergis Öztürk,resimleri,indir,video,izle,seyret,faruk teber,şevket,rıza,menderes,hatırla sevgili

30 Ekim 2007 Salı

taylan özgür'ün ablasından diziye tepki

Taylan Özgür'ün Ablasından "Hatırla Sevgili Dizisine" Tepki: "Kardeşim Uydurma Aşk Hikayesinin Garnitürü Olamaz"

Hatırla Sevgili Adlı Televizyon Dizisinde Konu Edilen İsimlerden Biri Olan ,Taylan Özgür'ün Ablası Hale Özgür Kıyıcı Diziye Tepki Gösterdi ve Kardeşinin "Uydurma Bir Aşk Hikayesinde Garnitür Olarak Kullanıldığını" Belirtti.

1970'li yılların Türkiye'sini konu alan "Hatırla Sevgili" adlı televizyon dizisinde konu edilen isimlerden biri olan Taylan Özgür'ün ablası Hale Özgür Kıyıcı diziye tepki göstererek, kardeşinin "uydurma bir aşk hikayesinde garnitür olarak kullanıldığını" belirtti.

Kıyıcı, kardeşinin dizide gösterildiği gibi İstanbul Üniversitesi bahçesinde öldürülmediğini ileri sürdü.
Deniz Gezmiş ve 1972 döneminin devrimcilerini de konu alan "Hatırla Sevgili" dizisi yeni bir tartışma başlattı. Dizinin Cumartesi günü yayınlanan bölümünde İstanbul Üniversitesi'nin bahçesinde öldürüldüğü gösterilen Taylan Özgür'ün ablası Hale Özgür Kıyıcı dizinin yapımcılarına bir açıklama yollayarak "Yürek acılarını ucuz aşk hikayelerine sos yaptırmayınız" dedi.

Ailesi olarak Taylan Özgür cinayetinin aydınlatılması için 38 yıldır mücadele verdiklerini belirten Kıyıcı, "Türkiye'nin unutmadığı, unutulmasına izin vermediğimiz bu faili bilinen cinayeti kanalınızın yapımı olan bu dizide ve uydurma bir aşk hikayesinde garnitür olarak kullanılmasına, malzeme yapmanıza söylenecek sözlerimiz elbette olacak ve elbette ki bunun da bir bedeli olacak" dedi.
Kıyıcı, dizinin "bunlar eli silahlı-külahlı çocuklardı, su testisi su yolunda kırıldı" mantığı içinde hazırlandığını ifade ederek, o dönemdeki devrimci gençlerin Taylan Özgür'ün öldürülmesinin ardından meşru müdafaa için silahlanmaya başladıklarını ileri sürdü.

"KARDEŞİM ÜNİVERSİTEDE ÖLDÜRÜLMEDİ"

Dizinin son bölümünde İstanbul Üniversitesi'nin bahçesinde öldürülmesi sahnelenen kardeşinin de üniversite bahçesinde öldürülmediğini, yaralı halde Kumkapı Toplum Polisi karargahında 2.5 saat dövülerek tutulduğunu ileri sürdü.

Dizide, kardeşinin yanında olan da katili en yakından gören ancak davada tanıklık yapmayan Mim Sait Kozacıoğlu'nun adının geçmemesini eleştiren Kıyıcı, "Danışmanlarınızdan Fahri Aral'ın savcılıkta tanıyıp da, mahkemede tanıyamadığını söyleyerek yargılanan kişinin beraatine neden olduğunu sağır sultan bile duydu" dedi.

Kıyıcı diziyi çekenlere şöyle seslendi:

Kaynak: Haberler.com

Kardeşim Taylan Özgür’ün öldürülmesi, dizinizde yeterli araştırma yapılmadan, bu konuda bilgisi olanlara danışılmadan, çarpıtılarak anlatılmasını izlerken bu cüretkârlığınızı hayretler içinde izledik.

Hale Özgür Kıyıcı

Kardeşim Taylan Özgür’ün öldürülmesi, dizinizde yeterli araştırma yapılmadan, bu konuda bilgisi olanlara danışılmadan, çarpıtılarak anlatılmasını izlerken bu cüretkârlığınızı hayretler içinde izledik. 38 yıldır biz ailesinin verdiği mücadeleyi yok sayarak Türkiye’nin unutmadığı /unutulmasına izin vermediğimiz bu faili bilinen cinayeti kanalınızın yapımı olan bu dizide ve uydurma bir aşk hikayesinde garnitür olarak kullanılmasına, malzeme yapmanıza söylenecek sözlerimiz olacak ve elbette ki bunun da bir bedeli olacaktır.

Senaryoyu yazanların; yakın tarihle ilgili bir araştırma yapmalarını beklemek ,danışmanların yeterliliğini tartışmak abesle-iştigal…Formasyon belli ediyor kendini.. Bir nesli sadece sloganlarla konuşan, neredeyse karikatürize eden, dost mu düşman mı olduğu belli olmayan ( ! ) döneme belki de hıncı olan bir mantığın yansımaları! Bu sizin 68’iniz! Yaşananlarla alakası var mı diye bile düşünülmeden çalakalem bir senaryo!

Mustafa Kemal ile İnönü’yü aşk romanlarında kullanan ecnebi yazarın elinden çıkmış gibi. Sorulunca da herhalde ben gerçekliğe uymak zorunda değilim, alt tarafı bir roman yazdım demiş olduğu gibi siz de gerçeğe uymak zorunda değiliz alt tarafı kamuoyunda saygınlığı olan isimleri bir senaryoda kullandık ne var bunda diyecek ve prim yaptığınızı sanacaksınız! Hala hayatta olan tanıklar da bunu suskunlukla karşılayacak öyle mi? Beyhude bir çaba.

Açık olun; bu dizilerin müşterilerine ne anlatmaya çalışıyorsunuz. Bunlar eli silahlı-külahlı çocuklardı da sonunda su testisi suyolunda kırıldı mı demeye getiriyorsunuz. Devrimci gençlerin Taylanın ölümünden nice sonra, can güvenliği için,meşru müdafaa için silahlanmaya başladığını da mı size kimse söylemedi de, Taylan’ı silahını birilerine dizide Avniye’ye verdiğini yazıp söyleyebiliyor, Avniye ismini de garnitür olarak kullanıyorsunuz ! Biraz saygılı olun beyler-hanımlar. Haddinizi bilip oturun.

Kardeşim Taylan’ın İstanbul Üniversitesinin bahçesinde öldürülmediğini gazete arşivlerine bakarak bile öğrenebilirdiniz. Yaralı vaziyette Kumkapı Toplum Polisi karargâhında 2,5 saat dövülerek tutulduğunu, ODTÜ’den İstanbul’a nasıl geldiğini, yanında olup da katili en yakından görüp davada tanıklık yapmayan Mim. Sait Kozacıoğlu’nun adını geçirememek, danışmanlarınızdan Fahri Aral’ın savcılıkta tanıyıp da, mahkemede tanıyamadığını söyleyerek yargılanan kişinin beraatine neden olduğunu, sağır sultan bile duydu.

Danışman kadronuza bakmak zaten yeterli…

Deniz’i, Taylan’ı, Sinan’ı, Hüseyin’i ve diğerlerini anlatabilmek biraz yürek ister. Aynı duyarlılıkta yaşamak ister. Yaşamı algılamak ister. O yürekte sizlerde ve danışmanlarınızda yok.

12 Mart’ta neredeyse aynı güneşte çamaşır kurutanlar bile sıkıyönetimin zindanlarına atılırken, kendini Deniz’in en yakın arkadaşı, lider bendim diye pazarlayanın sayesinde, Suat Derviş’in evi basılıp eşim Mustafa Lütfi Kıyıcı, Dr. Şefik Hüsnü beyin eşi Madam Leokodya, Suat Derviş ve ben yakalandık. Kendileri ise 12 Mart öncesi bir aranmadan sivil yargıya sevk edilerek 1–1.5 ay sonra serbestkaldı… Sıkıyönetimin, ziverbeyin semtinden bile geçmedi/geçirtilmedi. M.Lütfi Anayasa affına kadar hapiste kaldı . Deniz’in İstanbul’dan bazı “yakın arkadaşlarına” yani DÖB kurucu ve yöneticisi diğer arkadaşlarına kırılıp Ankara’ya gidişinin nedenlerinin neler olduğunu bilenler hala sağ. 12 Mart’ta değil olaylar içindeki militanlar, sempatizanlar bile yıllarca cezaevinde tutuldu. Şimdi CHP’de siyaset yaptığını sanan bu zat-ı muhteremde “danışmanlarınızdan” Mustafa İlker Gürkan’dır.12 Mart arşivi elbet bir gün su yüzüne çıkacaktır. O ifadeler ve kimi sır dolu geçmişleri de torunlarına miras kalacaktır.

Diziyi çeken beyler- hanımlar değerlerimizi paraya çevirme hırsınız ve hayalleriniz sizin olsun. Kurmacanın da bir sınırı vardır ve olmalıdır, anlarım ama bizim ölülerimize dokunmayın, ucuz hırslarınıza malzeme yapmayın. Bilin ki, ölenlerin matemini de tutarız hesabını da sormasını biliriz, Nazım’a inat!

Bedel ödersiniz, vicdanlarda mahkûm olursunuz. Haddinizi bilip köşenizde oturun.

Bu diziyi yapanlar; açgözlülüğünüz bir gün başınıza bela olur. Sanırım bu bela da benim. Bu yürek acılarını sizin ucuz aşk hikâyelerine sos yaptırmayız.

Etiketler: ,

1 Yorum:

saat: 30 Kasım 2007 00:08:00 GMT-8 , Blogger YaKaMoZ_3 dedi ki...

ablasının söledikleri doğru ise dizi yapımcıları ciddi dercede saygısızlık yapmıstır. ve bu çok çirkindir ben dizinin tiryakilerinden biriyim hiç bir bölümünü kaçırmadım ama kendine göre ülkesi için mücadele etmiş biri için bu olayı anlatmaya kelimeler yetmez dediğim gibi doğruysa birileri bi açıklama borçlu vebi düzeltme tabiki
o dönemde ölen sağcı yada solcu fark etmez yakınlarına baş sağlığı diliyorum
YaKaMoZ_3

 

Yorum Gönder

Kaydol: Kayıt Yorumları [Atom]

<< Ana Sayfa

ktunnel sexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsexsex